8 Şubat 2014 Cumartesi

Pileki (Plekan) Aşireti

   Genel olarak Ağrının Taşlıçay ilçesinin, (Yukarı Dumanlı ve Aşağı Düzmeydan köyleri), Iğdır ile Doğubeyazıt, Patnos ve Diyadin'in bazı köylerinde, İran'ın Türkiye sınırındaki köylerinde, Konya'nın Cihanbeyli merkez ve başta Yeniceoba köyünde yaşamaktadır. 1960 ihtilalinden sonra iç anadolu taraflarına sürüldükleri anlatılır. Taşlıçay'ın aşağı düzmeydan köyüne ilk yerleşen ailenin Mala Evloyé  Simo olduğu rivayer edilir. (Kaynak : Wikipedia)

   Konya ve Yeniceobaya yerleşen aileler, Ağrı'nın Taşlıçay (Awakewir) ilçesi ve bu ilçeye bağlı Aşağı Düzmeydan, Çökelge (Mardik), Gelduşa Jérin ve Gelduşa Jori (Aşağı ve Yukarı Dumanlı) köyleri ve Seré Newalé (Derebaşı) Mezrası'ndan gitmişlerdir. Konya çevresinde bu aşiret mensuplarına muhacır denilmektedir.(Kaynak : Alakoçlu.tr.gg)
   Kökleri çok eskilere dayanan kürdistanın en büyük aşiretlerinden olan Celalilere dayanmaktadır. Celalilerin Xelki veya Xalıkan kolundandırlar. Merkezi Hoşap'ta bulunan Mahmudiye beyliğine bağlı Ademi isimli aşiret grubu içibde yaşadığı tahmin edilmektedir. Zira günümüzde hala Ademi grupları içindeki aşiretlerden sayılan Nezoyi, Badoyi ve Zetoyi gibi aşiretlerle hemen hemen aynı köy veya bölgelerde yaşamaktadırlar. Çok genç bir aşiret olan Pilekiler için Aşiret demek tartışılabilir, Çünkü bir aşiretin oluşumu için en az 400 yıllık bir geçmişi ve bir çok kollarının olması gerekir.
   Pileki ismini nereden aldıkları net olarak bilinmemektedir. 1597 yılında tamamlanan Şerefname isimli Kürt tarihi kitabında Pilekilerden hiç bahsedilmediğinden bu aşiretin oluşumu veya bağlı olduğu koldan ayrılması fazla eski tarihlere dayanmadığı tahmin edilmektedir.

   İngiliz General ve Doğu bilimci Sir Mark Sykes, ''the Kurd Tribes of Empire Ottoman'' isimli eserinde Pileki'ler için ''semi-nomadic'' yani göçebe ve yarı göçebe hayatı yaşayanlar ifadesini kullanmışlardır.
   Tahminen 1810 yıllarında İran içlerinden Ağrı Dağı çevresine bağlı oldukları Xelikan Beyi Esko(İskender) tarafından getirilmişlerdir.
   1930 yılında, İran-Rusya ve Türkiye sınırındaki üçgen bölgede yazın kendilerine en uygun devletin yaylalarına giderek kış bastırıncaya kadar burada kalır kış aylarında ise, bu üç ülkeden yaşam şartlarına en uygun Vadiye inerlerdi. Özgürlüklerine çok bağlı olan Celalilerin bütün kolları sunni mezhebine bağlı ve dindardırlar.
   1929 ve 1932 yıllarındaki kürt isyanlarında Celalilerin bir çok kolları gibi Pilekiler de zaman zaman yerlerinden edilerek İsfahan ve Kazvin'e sürüldüler, bu insanların yaklaşık % 40 ı yollarda açlık, soğuk ve hastalıklardan dolayı hayatını kaybetti. 1941 yılında 1.Şah Rızanın tahttan indirilmesi ile Celalilerin sürgündeki kollarına dönüş imkanı doğdu. Eski yerlerine geldiklerinde topraklarının başka insanlara tahsis edilmesi Pilekilerin uzun yıllar sıkıntı içinde yaşamalarına neden olmuştur.
   Xelikan kolu içindeki Keskoyi, Meyaka, Elemıhoyi, Cımkii, Mısırki kollarından ziyade Koti'ler ile yakın kan bağları vardır.
   Pilekiler, Sultan 2.Abdülhamit zamanında kurulan Hamidiye Alaylarında Örtülü kışlağı ve Şehlü Kışlağında Celali Mirlivası içinde görev yapmışlardır. Ancak kaç kişi ile temsil edildikleri tespit edilememiştir.

Derleme : Memedé Kazım
Kaynak : www.semskiasireti.com